Öcalan Davası, AİHM gündeminde

Türk hükümeti, bundan beş yıl önce PKK lideri Abdullah Öcalan’ın tutuklandığını ilan etti. Öcalan’ın yakalanması ve yargılama sürecinin hüküme bağlanmasıyla Türkiye’nin Güneydoğu bölgesinde 30 binin üzerinde insanın yaşamına mal olan 15 yıllık savaş böylece son bulmuş oldu. Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin Öcalan hakkında verdiği idam hükmü, yapılan yeni düzenlemelerle ömür boyu hapse çevrildi. Ancak beş yıldır İmralı Adası’nda yalnız bir hayat süren 54 yaşındaki Öcalan, en geç önümüzdaki Mayıs ayında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Öcalan’ın yargılama usulünü müzakere etmeye başlamasıyla yeniden kamuoyu gündemine gelecek.

Türkler için kanlı bir isim

Türkiye’nin Güneydoğu Bölgesi’nde Abdullah Öcalan ismi henüz unutulmadı ve bölge zaman zaman onun serbest bırakılması amacıyla çeşitli gösterilere sahne oluyor.

Ancak Türkler’in geri kalanı için Öcalan ismi, unutulmak istenen kanlı, geçmiş dönem anlamına geliyor. Sadece askeri yetkililer Öcalan ismini ve geçmiş dönemi canlı tutmaya çalışıyor. Türkiye Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Kuzey Irak’ta terörist liderin yandaşlarının hala bulunduğunu, Amerikan yönetiminin ise teröristlere karşı daha sert tavır alması gerektiğini belirtiyor. Başbuğ, "Bundan böyle ABD’nin terör örgütüne karşı askeri tedbirler alması acil öneme sahiptir” diyor.

Öcalan’ın ise hala dağda, Kuzey Irak’ta ya da Avrupa’nın mülteci kamplarına dağılmış savaşçılarıyla iletişiminini avukatları aracılığıyla kurduğu iddia ediliyor. Avukat Hatice Korkut da yetkililerce İmralı Adası’na deniz yolculuğuna izin verildiği sürece Öcalan’a her çarşamba gazete götüyor. Korkut, ”Öcalan’ı haftada bir, sadece bir saat, o da hava koşulları eğer uygunsa ziyaret edebiliyoruz” diyor.

"Hava koşulları" gerekçe oluyor

Ancak çoğu zaman Türk yetkililer, İmralı Adası’na yapılacak deniz yolculuğu için hava koşullarının uygun olmadığını ileri sürüyor. Bu durumda Öcalan ne mektup ne gazete ne de yeni bir kitaba sahip olabiliyor. Telefon etmesine ve televizyon izlemesine izin verilmeyen Öcalan, sadece Türkçe yayın yapan radyo kanalını dinleyebiliyor. Avukatlar, geçtiğimiz beş yıl içinde Öcalan’ın iki tane mektup göndermesine izin verilmesini tepkiyle karşılıyor. Avukatlar ayrıca, doktorlar tarafından alerjik nezle tanısı konulan Öcalan’ın solunum yollarının da nemli ada havasından zarar gördüğünü ileri sürüyor. Buna karşın Adalet Bakanlığı yetkilileri, avukatların talebini geri çevirerek Öcalan’ın İmralı Adası’ndan yüksek korunaklı bir cezaevine sevkine izin vermiyor. Bakanlık yetkilileri, ”Şu anda Öcalan ile ilgili herhangi bir konuda değişiklik yapılmasını düşünmüyoruz. Güvenlik nedeniyle İmralı’da kalmaya devam edecektir” görüşünü dile getiriyor.

"Yanlız hissetmiyor"

İmralı’da 13 metrekarelik bir koğuşta kalan Öcalan, günde iki kez birer saat olmak üzere havalandırmaya çıkıyor. ”Evet, tek başına ama yalnız hissetmiyor” diyen bir avukatı, Öcalan’ın disiplinli olduğunu, çok okuduğunu ve bu süre içinde PKK savaşı gibi sigara içmeyi de bıraktığını sözlerine ekliyor. İsmi defalarca değişen ve eylemleri azalan PKK örgütü yine de Türk hükümetinin sunduğu Af Kanunu’nu reddedecek örgütlü bir birliktelik gösteriyor. Öcalan’ı kapsamayan Af Kanunu’nu, yandaşları da kabul etmemişti. Gelinen noktada PKK örgütünün geleceği, Türk hükümetinin Kürtlere kültürel haklarını vermek konusundaki tutumu gibi belirsiz. Gerçi idam cezası, Öcalan’ı da kapsayacak şekilde kaldırıldı. Ama Mayıs ayında Öcalan dosyası yargılamanın görüşülmesi amacıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından yeniden açılacak.