1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Çin'in Batı'yla ilişkisi endişe yaratıyor

Zhang Danhong15 Eylül 2007

Son dönemlerde Batılı hükümetler Çinli casusların hedefinde. Heinrich Böll Vakfı'nın düzenlediği bir toplantıda Çin'in Batı'yla ilişkisi masaya yatırıldı.

https://p.dw.com/p/BgC0
Çin ekonomisinin büyümesi yoksulluğu ortadan kaldıramadı
Çin ekonomisinin büyümesi yoksulluğu ortadan kaldıramadıFotoğraf: dpa

Batı, Çin’e karşı ortak tavır alamıyor. AB ülkeleri bile ortak politikalarda buluşamıyor. Bu konuda Avrupa ile ABD arasındaki farklar ise daha da büyük. Alman Dış Politika Derneği’nden Çin uzmanı Eberhard Sandschneider bu durumun şaşırtıcı olmadığı görüşünde:

“Çin’e karşı tavrımıza ilişkin temel meselelerde önemli farklar var, özellikle Çin’e nasıl baktığımız konusunda…Örneğin silah ambargosu gibi tartışmalarda öğrendik ki, Amerikan Savunma Bakanlığı Pentagon’da, Tayvan’a birşey olması durumunda Pasifik Denizi’nin batısındaki güvenlik durumunun ne olacağı konusuna gün be gün kafa yoruluyormuş. Avrupa ise bu gibi konularla ilgilenmiyor.”

İttifak çabaları

ABD, Çin ile ilişkilerinde daha çok ittifaklar kurma ve mevcut üslerin genişletilmesi gibi konvansiyonel araçlara başvurmadan yana iken, AB, “soft power” denilen, stratejik ortaklık formülünü benimsiyor. Alman Dış Politika Derneği’nden Eberhard Sandschneider, başarısızlığa uğraması beklenen bu formülü eleştiriyor:

“Çin bizim için stratejik ortak olamaz. Bu mümkün değil, çünkü Çin ile Almanya arasında insan hakları konusu, enerji ve güvenlik politikaları açısından çıkar farklılıkları var. Ve tabii bir de çok kutuplu dünya düzeni diye tarif edilen şeyin gelecekte nasıl olması gerektiği konusunda da ayrılıklar var. Ama, maalesef herkesin Çin’e yüklendiği bir dönemde Çin’i stratejik ortak ilan etmek bence çok yanlış olur.”

Siyasi rekabet

Pekin Halk Üniversetesi’nden Song Xinning, batı ile Çin arasında sadece ekonomik sisteme ilişkin yöntemler açısından değil, bunun yanısıra siyasi bir rekabet de olduğunu vurguluyor:

“İdeolojik ve toplumsal sistem alanında siyasi farklılıklarımız var. Çok ilginç bir durumdur: Çinlilerin Avrupa modelinden öğrenmek istedikleri şeyler var. Diğer kalkınmakta olan ülkeler ise Çin modelini kendilerini örnek almak istiyorlar. Bu bir rekabet savaşıdır. Avrupa’da bazı çevreler bundan hoşnut değiller. Bu çevreler, diğer ülkelerin Avrupa modelini benimsemesini arzu ediyorlar.”

Çin uluslararası tartışmalara dahil ediliyor

Ancak rekabet demek, hasım tavır anlamına gelmiyor. Tam tersine, Avrupalılar özellikle iklim korunmasında ve nükleer silahların yayılmasının önlenmesinde, batının Çin’i uluslararası çabalara dahil etmesinin çok önemli olduğunu vurguluyorlar. Eberhard Sandschneider Batı’nın izlemesi gereken, pragmatik, başarılı Çin politikasının ne olabileceği sorusunu ortaya atıyor. Çin uzmanı Sandschneider görüşüsünü şöyle açıklıyor:

“Herşeyden önce esnek olunmalı, Çin ile işbirliğine girmek için, bu ülkeye yaranmak zorunda olunmadığının anlaşılması gerekiyor. Ancak ortak çıkarlar zemininde, ama gerektiğinde de rekabet içinde kalarak pragmatik bir biçimde işbirliği geleştirilebileceğinin idrak edilmesi gerekir. Bu, ejderhaya dikkatlice ortak çıkarlar ekseninde yem verirken, onu kucaklama sanatıdır.”