Çağdaş İslamcılar Berlin’de buluşuyor
23 Eylül 2005Başka bir kültüre ve dine karşı önyargı ve ayrımcılık, hem batı hem de Müslüman toplumlarında görülüyor. Bunların önlenmesi ise var olan klişelerin üzerine gidilerek düşünce yapısının değiştirilmesiyle gerçekleştirilebiliyor. Ancak İslam camiasının entellektüel düşünürleri, seslerini batıdaki meslektaşlarına göre daha az duyurabiliyor. Bu fikirden yola çıkarak Almanya Federal Siyasal Eğitim Dairesi ve Konrad Adenauer ile Friedrich Ebert Vakfı ortak bir çalışma yürüterek İslam ve batının tartışıldığı bir forum düzenliyor.
Son yaşanan olayların da etkisiyle İslam, batılıların gözünde “bıyıklı adamların, başı örtülü kadınların ve daha da ileriye giderek intihar komandolarının oluşturduğu bir topluluğu” çağrıştırmaya başladı. İslami kesime yönelik son dönemde artış gösteren bu önyargılarının aşılmasında büyük bir rol, çağdaş İslamcı bilginlere düşüyor.
Avrupa ya da Amerika’da yaşayan birçok Müslüman ve gayrimüslim beraber yaşamaktansa, yanyana yaşamayı tercih ediyor. Berlin’de düzenlenen “Çağdaş İslamiyet’te İleri Düşünce” konferansı da iki din arasındaki dinamiği sağlayıp, ilişkileri güçlendirmeyi amaçlıyor.
“Önyargılar güçleniyor”
Toplantıya katılan Fas ve Fransız asıllı bir Müslüman olan Leyla Babés, Lille Üniversitesi’nde Din Sosyolojisi alanında eğitim veriyor. Babés, Müslüman toplumuna yönelik önyargıların Londra saldırılarının ardından daha da güçlendiğini belirterek şu saptamayı yapıyor:
“Ben Avrupa’da Müslümanlar’a karşı benimsenen görüş açısının bir felaket olduğunu düşünüyorum. Sadece İngiltere’de değil, diyalogta müsamahanın hiç var olmadığı her yerde. Örneğin kültürel, etnik veya dini konularda kulağımıza gelen tahammülsüz davranışlar, her yerde yaşanabilir.”
Terör herkesi ilgilendiriyor
Güney Afrikalı İslam Bilimci İbrahim Musa da uluslararası terörizmin, Avrupa’yı da ilgilendirdiği görüşüyle New York, İngiltere ve İspanya’daki saldırılara değinerek şöyle konuştu:
“New York saldırılarını gerçekleştiren intihar eylemcileri, Amerika’nın dışında yetişmişti. Londra ve Madrid’dekiler de öyle. Bunlar Avrupa’nın çocuklarıydı. Avrupa’ya karşı cephe alan Avrupalı çocuklar. Burada öne çıkan soru ise Avrupa’nın bu çocuklarla ilgili nasıl bir tutum sergileyeceği.”
Değişim nasıl olur?
İbrahim Musa ve diğer uzmanlar, Avrupa’nın İslamiyet’le ilgili görüş ve tutumundaki değişiklikle başa çıkmak ne kadar zorsa, İslam dünyasında da yenilikçi değişimlerin hayata geçirilmesinin bir o kadar güç olduğunun farkındalar. Leyla Babés bunların öncesinde hangi şartların yerine getirilmesi gerektiğini şöyle açıklıyor:
“Kadın - erkek arasındaki eşitlik sağlanamadığı sürece İslamiyet’te değişikliklerden söz edilemez. Değişimin kökten olması gerektiği için bu konuda taviz de verilemeyecek. Kadın ve erkeğin eşit tutulmadığı bir zeminde, reformdan değişimden, yenilikçi adımlardan ve demokrasiden nasıl söz edilebilir?”