1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya'nın Irak politikası

Nina Werkhäuser19 Mart 2004

Almanya Başbakanı Schröder, Irak Savaşı’na en başından karşı çıkmış ve ABD öncülüğündeki savaş koalisyonunun içinde yer almayı reddetmişti. Schröder’in bu tutumu, ABD – Almanya ilişkilerinde soğuk rüzgarlar esmesine neden oldu. Irak krizinin patlak verdiği andan itibaren yaşanan gelişmeler ve bugün Almanya’nın Irak konusundaki tutumunu DW’den Nina Werkhäuser’in derledi:

https://p.dw.com/p/AbM3
Schröder'in ABD'ye yaptığı son ziyarette ilişkiler biraz olsun yumuşadı
Schröder'in ABD'ye yaptığı son ziyarette ilişkiler biraz olsun yumuşadıFotoğraf: AP

Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, Irak savaşının başlamasından kısa bir süre önce televizyona verdiği bir demeçte ”Sevgili yurttaşlarım, son dakikaya kadar Irak savaşının çıkmasını engellemeye çalıştık!” diye sesleniyor ve konuşmasına şöyle devam ediyordu:

”Eminim ki o diktatörü silahlandırmanın başka bir yolu bulunabilirdi. Birleşmiş Milletler’in gittiği yoldan gitseydik amacımıza ulaşırdık. Çoğunluğun benim gibi düşündüğünü biliyorum. Ama yanlış bir karar verildi. Savaşın mantığı, dünya barışına galip gelmiştir.”

Bundan sonraki dönemde, Almanya hükümeti ”bekle ve gör” dış politikası izlemeye başladı. Bu arada Irak Savaşı nedeniyle içerde de siyasi tartışmaların tansiyonu iyice yükselmişti. Alman Hristiyan Demokrat Birlik Partisi CDU Genel Başkanı Angela Merkel açık açık ABD’nin arkasında olduğunu ifade ediyor ve ”Bu savaş gerçektir. Ve ben Amerika Birleşik Devletleri ile Irak’a giden askerleri destekliyorum!" diyordu.

İlişkiler çıkmaza girdi

Irak Savaşı’na karşı çıkma kararına karşın Schröder, ABD ile ilişkilerin daha da fazla gerilmemesi için politik manevralar yaptı. Amerikan birliklerine Alman hava sahasını kullanma izni veren Schröder, ülkedeki Amerikan kışlalarında da güvenliği arttırdı. Almanya bütün bu süreçte, aynı şekilde savaşın karşısında yer alan Fransa’yla birlikte hareket etti. Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac sık sık Almanya Başbakanı Schröder’le biraraya geliyordu:

Fransa’yla kurulan bu sıkı ilişkiye karşın, Schröder ile ABD Başkanı Gorge Bush arasında soğuk rüzgarlar esmeye başladı. Hatta Schröder’in ”Dostlar bazen farklı düşünebilir” şeklindeki sözleri bile Bush’un dostluğunu geri kazanmaya yetmedi.

Savaştan sonra...

Almanya ve ABD arasında esen soğuk rüzgarlar savaşın bitiminden sonra her iki devlet başkanının karşılıklı ziyaretleriyle biraz olsun duruldu. İkili zirve gerçekleştirilmesi amacıyla diplomatik girişimler başlatıldı. Yeniden yapılanma sürecinde Almanya’nın Afganistan’a asker göndermesi ise bir köprü işlevi gördü. Schröder ve Bush savaşın ardından ilk kez Eylül 2003’ta New York’ta düzenlenen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda biraraya geldi. Burada Schröder’in Bush’a önerisi açıktı: ”Yönetimin Iraklılar’a devredilmesine yardımcı olmak için onların polislerini ve askerlerini eğitmeye hazırız.”

İki ülke arasında politik ilişki yeniden kurulmuştu, ama Irak politikası konusunda hala görüş ayrılıkları vardı. Schröder Irak halkının, yeniden yönetimde hak sahibi olması bakımından Birleşmiş Milletler’in daha etkin rol üstlenmesi gerektiğine inanıyordu.

Schröder aynı günlerde Birleşik Arap Emirlikleri’nde eğitim görmeye başlayan 150 Iraklı polis için yardım yapma kararı aldı. Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fischer de Irak’ın yeniden yapılanmasına önem verdiklerini, ancak ülkeye asker göndermeye hazır olmadıklarını söyledi: ”Tekrar açıklamama izin verin, Irak’a asker göndermek gibi bir planımız yok”

NATO devreye girerse?

Schröder, NATO’nun bundan sonra Irak’la ilgili vereceği kararlara karşı çıkmayacaklarını da açıkladı. NATO’nun Irak’ta karargah kurması durumunda Alman subaylarına ne olacağı sorusunu ise Schröder, ”Alman subaylara ne olacağına ancak, bu ihtimal hayata geçirilirse cevap verebiliriz. Teorik olarak böyle bir sorunun yanıtını veremeyiz” diye yanıtladı.

Almanya’daki muhalefet partileri, Schröder’in NATO kararlarından o kadar kolay kaçamayacağını düşünüyor. Ayrıca muhalefet, Başbakan’ın Irak krizi sırasında hatalı davrandığını da dile getiriyor. Ama hükümet verdiği kararın arkasında: ”Hayır demekle en iyisini yaptık!”